Işığımsın,
titrerken yansımaların şehrimde,
ılık rüzgarlarımı
tufanlara dönüştüren sen!
Işığımsın,
karanlık dehlizlerde
küçük bir çocuğun
gölgesi olur
yalnızlığım.
Bir oyun parkının
salıncağı gibi
gidip gelir ruhum iki sözcük arası;
uçurumlar,
sivrilip giden Kaf Dağı'nın
umursamaz kahkaları...
Işığımsın,
bir fotoğraf karesinde
oyunlar oynadığım,
başka başka yüzlerde
hayaller kurduran
siyah beyaz...
Işığımsın
sonsuza dek, gecelerce
etrafında,
çığlıklarla yandığım...
27 Temmuz 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilyer; istanbul'un keşmekeşine,hızlı akan dünyasının kıyısında bir kara, mecidiyeköy..
YanıtlaSilzaman; biraz yaz, biraz kış ama en çok sonhabar,
belki eylül'Ün rüzgarları belki ağustosun o kavruk gül kokuları...
ama az vakit daha var, hasat zamanına, ardından üzümler, şaraplar, evler, uçurumlardan hayatlara dönen yelkovanlar...
ve ışık...; ay ışığı misal, karanlığı keyfekeder ve yer yer aydınlattığı gibi yazın da eskiyi karanlıkta bırakmıyor.
çok güzel,
eline sağlık...