30 Eylül 2009 Çarşamba

Gizlenen

''Silahlar dolu.Saat on ikiyi vuruyor.

Alınyazısı bu, önüne geçilmez.'' deyip de

Ah Werther! Sonsuzluğa taşırım ruhunu

büyür, olgunlaşır içimde

yasak bir elma gibi

her geçen gün acılarım

ve bohem dünyamda saklı tutarım şehvetimi.


Sen, safran tadında gün batımı şarkılarım

henüz çıkmış kanatlarında,

eğri büğrü yansımalarım


Sen, daha ne kadar yaşarım; bilemediğim

bu esrik kızıllığımda

bir doğum sancısı,

umut dolu beklentim...


Ağırlığı çöküyor

bileklerinin kokusu

ve ince, beyaz, bir dalya buketi gibi

eskiz hayatımın

kurşun rengi sevgilisi...


Yine güz ortası rüzgarları

ılık nefesinle bir

büyülü sandıklarda saklı saçların

son âyinde açılır


Son dize

siyah tüller ardından

seslenirim

adını ezbere bildiğim başucu meleğime


Yine güz ortası rüzgarları

doğumgünüm,

elveda...

4 Eylül 2009 Cuma

kendi kendime...

Devrik cümleler kurmaya çalıştın
başlangıcı güz olan.
Masallar anlattın kendi kendine
Büyüdün sandın yazdıkça,
büyüdün sandın,
kızıla boyadığın
her takvim yaprağında...


Sarı sokak lambalarıyla
bir şehri düşledin hep
Bir yaz gecesinde
sonbaharı müjdeledi
yarım bıraktığın kadehin,
buğulu, çepeçevre
sarhoş eder bizi
bu bağbozumu.


Anlatamayız birbirimize,
ellerimizdeki o en derin çizgilerde
ben derim ki bir boşluğum
sense bir yokluk aynı kozmos içinde.
İyi ve kötü, doğru ve yanlış,
hepsi bir ya hepsi aldanış,
binbir renkli maskelerini tak yine sen
neyden bu soluk soluğa kaçış?


Devrik cümleler kurmaya çalıştın
başlangıcı güz olan.
Unutup tekrar tekrar adını
Sağanaklarla yıkadın
bu yalnızlık çığlığını.